Avustralya ile Türkiye arasındaki COP31 ev sahipliği yarışı, 2026’daki zirve öncesinde “ortak ev sahipliği” dâhil farklı formüllerin masaya gelmesiyle yeni bir aşamaya girdi.
{getToc}Adaylık Yarışı Neden Şimdi Kritik
BM İklim Değişikliği Konferanslarının ev sahipliği, bölgesel grup uzlaşısı ve COP kararıyla kesinleşiyor. Batı Avrupa ve Diğerleri Grubu 2026 için karar oluşturamazsa süreç COP30 kapanmadan netleşmeli. Aksi hâlde dosya “yedek” senaryolara kayabilir. İklim gündeminin hızlandığı bu dönemde ev sahibi olmak, hem görünürlük hem de finansman akışı açısından önemli. Türkiye ve Avustralya bu nedenle pozisyonlarını sertleştirirken, Pasifik ülkelerinin sesi de belirleyici olmaya başladı.
Takvim, Süreç ve Olası Modeller
Ev sahibi ülke, bölgesel grubunun onayıyla teklifi UNFCCC Sekretaryasına iletir ve COP “Tarih ve Mekân” kararını alır. 2026 oturumu için uzlaşı çıkmazsa, geçici alternatiflerin gündeme gelmesi olası. Diplomatik zeminde öne çıkan seçenekler arasında, zirvenin bir ülkede tek mekânda yapılması ya da açılış/kapanış, bakanlar haftası ve teknik oturumlar gibi aşamaların farklı şehirler arasında paylaşılması gibi “ortak ev sahipliği” varyantları bulunuyor. Bu model, lojistiği karmaşıklaştırsa da siyasi düğümü çözebilir.
Özet Başlık | Hedef |
---|---|
Hedef Yıl | 2026 (COP31) |
Bölgesel Grup | Batı Avrupa ve Diğerleri (WEOG) |
Gündemdeki Model | Tek ülke ya da ortak ev sahipliği |
Kritik Eşik | COP30 kapanışına dek uzlaşı |
Diplomasi Dengesi ve Paydaşlar
Pasifik adaları, iklim kırılganlıklarının görünür olması için Avustralya’nın ev sahipliğini desteklerken; Türkiye, büyük ölçekli organizasyon kabiliyeti ve bölgesel köprü rolünü vurguluyor. Taraflar kamuoyuna açık mesajlarında “iki ülkenin de kazanacağı” formüllere kapıyı aralıyor. Uzlaşı sağlanamazsa, iklim diplomasisinin odağı hızla “B planları”na kayabilir. Avrupa’da aşırı hava olaylarının artan maliyeti gibi veriler, müzakerelerin arka plan baskısını artırıyor; örneğin bizim Avrupa’da aşırı hava olayları dosyamız bu baskının boyutunu gösteriyor.
İçerik Odakları: Finansman, Uygulama ve Piyasa Sinyalleri
Ev sahipliği, yalnızca protokol değil; yeşil finansman akışları, teknoloji iş birlikleri ve karbon piyasalarına dönük sinyaller anlamına geliyor. Türkiye-Avustralya hattında olası bir ortaklık, COP31 gündemini uygulama ve finansmana odaklayan bir çerçeveyle güçlendirebilir. Sınırda karbon düzenlemeleri ve tedarik zinciri dönüşümleri de COP31 dosyasının “ekonomi” sayfasını kalınlaştırıyor; bkz. CBAM genişleme analizimiz.
COP31 ev sahipliği üzerinde uzlaşı, Pasifik kırılganlıkları ve uygulama finansmanı gibi başlıklara ivme kazandırabilir. Ancak “ortak ev sahipliği” modeli, lojistik ve karar alma koordinasyonu açısından yüksek disiplin gerektirir. {alertInfo}
Önümüzdeki Eşikler
Taraflar COP30 tamamlanmadan önce bölgesel grupta mutabakat arayacak. Senaryolar: (i) Tek ülke ev sahipliği; (ii) Açılış/kapanış ve bakanlar haftasının farklı şehirlerde paylaşılması; (iii) Uzlaşı çıkmazsa UNFCCC’nin yedek mekân opsiyonlarının devreye girmesi. Teknik hazırlıklar (ulaşım, güvenlik, mavi/beyaz bölge kurulumları, gönüllü/medya akreditasyonu) açısından “zaman” en kritik değişken olacak.
Kaynak: The Guardian
Etiketler: İklim ve Net Sıfır, Paris Anlaşması ve COP Zirveleri, ESG ve Raporlama, Sektör ve Politika