Atıkların ve organik kalıntıların enerjiye dönüştüğü bir çağdayız. Biyokütle enerji teknolojileri, fosil yakıt bağımlılığını azaltırken yerel ekonomiyi de canlandırıyor. Türkiye’de 2025 itibarıyla onlarca şehirde hem elektrik üretimi hem ısıtma amaçlı biyokütle tesisleri devrede. Bu yazıda, biyokütle enerjisinin ne olduğunu, nasıl üretildiğini ve Türkiye’deki başarılı proje örneklerini, verilerle ve yerli yatırımlarla birlikte inceliyoruz.
{getToc}Biyokütle Enerji Nedir
Biyokütle enerji, bitkisel, hayvansal veya organik atıkların yakılması, gazlaştırılması ya da fermantasyonu yoluyla ısı veya elektrik üretimidir. Kaynağını doğrudan doğadan alır ve karbon döngüsüne katkı sağlayarak net emisyonu azaltır. Tarım atıkları, orman kalıntıları, evsel organik çöpler ve hayvansal gübreler en yaygın biyokütle hammaddeleridir. Bu yönüyle biyokütle, hem enerji hem çevre yönetimi açısından iki yönlü fayda yaratır.
Biyokütle Enerji Nasıl Üretilir
Üretim süreci, hammaddenin türüne göre değişir. Katı biyokütle (örneğin orman atıkları) doğrudan yakma teknolojileriyle enerjiye çevrilirken; organik atıklar anaerobik fermantasyonla biyogaza dönüştürülür. Bu gaz, doğalgaz benzeri şekilde yakılarak elektrik üretiminde kullanılır. Bazı tesislerde atık ısı geri kazanımıyla kojenerasyon yapılır. Böylece aynı kaynaktan hem elektrik hem ısı enerjisi elde edilir. Bu sistemler çevrimsel çalıştığı için, enerji arzında süreklilik sağlar.
Türkiye’de Biyokütle Enerji Potansiyeli
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin teknik olarak değerlendirilebilir biyokütle potansiyeli yılda 35 milyon ton eşdeğer petrol düzeyindedir. Bunun yaklaşık %40’ı tarımsal atıklardan, %25’i hayvansal kaynaklardan, %20’si orman ve endüstriyel kalıntılardan, kalan kısmı ise evsel atıklardan gelir. Bu potansiyelin yalnızca üçte biri şu anda aktif biçimde değerlendiriliyor. Enerji verimliliği projeleriyle birlikte uygulandığında, biyokütle enerji Türkiye’nin yenilenebilir üretim payını kalıcı biçimde artırabilir.
Türkiye’den Öne Çıkan Biyokütle Enerji Projeleri
Aydın ve Afyon Tesisleri: Ege bölgesinde tarımsal atıklardan enerji üreten santraller, lisanssız üretim modelinin öncüsü oldu. Yaklaşık 50 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak güçte faaliyet gösteriyorlar.
Konya Biyogaz Tesisi: Şehirdeki hayvansal atıklar, fermantasyon sistemiyle biyogaza dönüştürülüyor. Elde edilen gaz, ısıtma sistemlerine ve elektrik üretimine aktarılıyor.
Adana Atık Enerji Santrali: Katı atıkların ayrıştırıldığı bu tesis, günlük 1.200 ton atığı enerjiye çeviriyor. Üretilen elektrik, belediye altyapısına geri besleniyor.
Bursa OSB Kojenerasyon Ünitesi: Endüstriyel atıkları kullanarak aynı anda elektrik ve ısı sağlayan tesis, verimliliği %80’in üzerine çıkarıyor.
Bu örnekler, GES yatırımları ile birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin enerji dönüşümünde hibrit ve entegre sistemlere yöneldiğini gösteriyor.
Biyokütle Enerjinin Avantajları
- Atık yönetimini enerji üretimiyle entegre eder, çevre yükünü azaltır.
- Yerel kaynak kullanımıyla enerji bağımsızlığını güçlendirir.
- Tarım, hayvancılık ve orman sektörlerinde yeni gelir alanları yaratır.
- Karbon emisyonunu düşürerek iklim hedeflerine katkı sağlar.
- Elektrik üretiminin yanı sıra ısıtma ve endüstriyel proseslerde de değerlendirilebilir.
Türkiye İçin Yeni Dönem
2025–2030 döneminde biyokütle yatırımlarının toplam kurulu gücü 2.000 MW seviyesine yaklaşacak. Özellikle belediyeler ve organize sanayi bölgeleri, yerinde üretim modeline yöneliyor. Finansman tarafında ise karbon kredileri ve yeşil tahviller (green bond) devreye giriyor. Böylece biyokütle enerji, hem sürdürülebilir kalkınma hem enerji arz güvenliği açısından Türkiye’nin yeni stratejik alanı haline geliyor.
Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, MTA Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, EPDK lisans verileri (Ekim 2025).
İlgili İçerikler: